BEYAZ YAKA SUÇLARI- İSTANBUL AVUKATI

BEYAZ YAKA SUÇLARI- İSTANBUL AVUKATI

BEYAZ YAKA SUÇLARI- İSTANBUL AVUKATI

 

Beyaz yaka suçları nedir, kimler bu suç türünün failidir?

Beyaz yaka suçları, son yıllarda hukuk düzeninde artış gösteren suçlardan olup aynı zamanda güçlülerin suçluluğu olarak da ifade edilmektedir. Beyaz yaka suçları temel olarak şirket içi yolsuzlukları ifade etmektedir. Konusunu daha çok maddi değerlerin oluşturduğu bu tür suçlar şiddet içermeyen ve genelde yüksek statü sahibi olan, “beyaz yakalı” olarak tabir ettiğimiz yüksek sınıfa mensup kişiler tarafından işlenmektedir. Toplumsal statüsü yüksek ve itibarlı kişilerin dolandırıcılık, resmi evrakta sahtecilik, rüşvet, zimmete para geçirme, kaçakçılık, yolsuzluk, güveni kötüye kullanma vs. gibi suçları işleyerek cezai müeyyideleri ihlal etmesiyle beyaz yaka suçları ortaya çıkmaktadır.

 

Beyaz yaka suçları ifadesi ne zaman ortaya çıkmıştır, bu suçun unsurları nelerdir?

Beyaz yaka suçu ilk defa Amerikalı sosyolog Edwin Sutherland tarafından kullanılmıştır. Sutherland’a göre beyaz yaka suçunun ortaya çıkabilmesi için 4 unsur bir araya gelmelidir. Bunlar:

 

  • Bir suç işlenmesi,
  • Saygınlık sahibi olan biri tarafından suçun işlenmesi
  • Suçu işleyen kişinin yüksek bir statüye sahip olması,
  • Suçun bir mesleğin icrası gerçekleştirilirken işlenmesi’dir.

 

Beyaz yaka suçları arasında en yaygın olanlardan biri: GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA

Dolandırıcılık, sahtecilik, rüşvet, yolsuzluk vb. beyaz yaka suçları da mevcut olmakla birlikte, en sık karşılaşılan beyaz yaka suçlarından biri de güveni kötüye kullanma suçudur.

Başkasına ait olan ve muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere elinde bulundurduğu mal üzerinde, kendisine veriliş amacına aykırı olarak kendisi veya başkası yararına tasarrufta bulunan kişi güveni kötüye kullanma suçunu işlemiş oluyor. Başkasına ait bir malın elinde bulundurulmasından yalnızca fiili bir devri değil aynı zamanda kendine ait olmayan bir malvarlığı üzerinde hukuki bir işlem gerçekleştirebilme yetkisini/kontrolünü de anlamak gerekiyor. Temsil yetkisine sahip çalışanların kendilerine tanınan yetkileri kullanarak şahsi menfaat sağlamayı amaçlayan fiilleri de bu kapsamda değerlendiriliyor.

 

Özellikle büyük kurumsal şirketlerde üst düzey yöneticilere oldukça büyük yetkiler tanındığı biliniyor. Böylesi bir şirketin banka hesapları üzerinde işlem yapma yetkisine sahip bir imza yetkilisinin bu yetkiyi şirket aleyhine ve kendisine veya üçüncü kişilere menfaat sağlamak amacıyla kullanması, şirkete karşı "güveni kötüye kullanma" suçunun nitelikli haline örnek verilebilir.

 

Güveni kötüye kullanma suçu ile korunan menfaat, sadece malvarlığı ya da ekonomik değerler değil, aynı zamanda sosyal ve toplumsal yaşamda insanlar arasındaki güven duygusu. Kurumsal şirketlerin ve profesyonel yöneticilere tanınan yetkilerin giderek arttığı bu süreçte bu suç da oldukça artıyor. Bunun sonucunda Yargıtay Kararlarında da bu konuya sıklıkla değiniliyor, toplumsal güveni sağlamak adına ağırlaşan ve caydırıcı cezalar verme eğilimi gözlemleniyor.

İsmail Yıldırım Hukuk Bürosu olarak Adalar, Ataşehir, Beykoz, Çekmeköy, Kadıköy, Kartal, Maltepe, Pendik, Sancaktepe, Sultanbeyli, Şile, Tuzla, Ümraniye, Üsküdar, Arnavutköy, Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler, Bakırköy, Başakşehir, Bayrampaşa, Beşiktaş, Beylikdüzü, Beyoğlu, Büyükçekmece, Çatalca, Esenler, Esenyurt, Eyüp, Fatih, Gaziosmanpaşa, Güngören, Kâğıthane, Küçükçekmece, Sarıyer, Silivri, Sultangazi, Şişli, Zeytinburnu bölgeleri ile Bursa ve Kocaeli şehirlerindeki ayrıca Darıca ile Gebze bölgesindeki müvekkillerimize hizmet vermekteyiz. Daha detaylı bilgi edinmek için Avukat İsmail Yıldırım Hukuk Bürosu iletişim bölümünden iletişime geçebilirsiniz.

 EMSAL YARGITAY KARARLARI                                                                                                               

“…Gaziemir Belediyesi ile Narlıdere Belediyesine ait G.-bel Gaziemir İmar Teknik ve Turizm Hizmetleri Tic. Ltd. Şirketi elemanı olup, suç tarihlerinde Gaziemir Belediyesi Gelirler Müdürlüğünde çalışan sanığın, belediyenin bina vergi mükellefleri adına emlak ve iş takibi yapan tanık C. A.ı'dan katılan belediyeye yatırılmak üzere değişik zamanlarda aldığı emlak vergisi paralarını belediye hesabına geçirmemek suretiyle toplam 36.698,41 TL'yi mal edindiği kabul edilen olayda; görev kapsamının belirlenmesine ilişkin cevabi yazılarda para tahsil yetkisi bulunmadığının belirtilmesi karşısında, tanık Celalettin’in görevsiz mahkemece ve Cumhuriyet Savcılığında alınan beyanlarında suça konu paraları sanığa emlak vergilerinin yatırıldığı bölümde çalıştığından bahisle verdiğini ifade etmesi nedeniyle, eylemin kişisel tanışma ve güvene dayalı olarak gerçekleştirildiğinin kabulünün mümkün bulunmadığı, sanık ile çalıştığı yer arasındaki hizmet ilişkisinden ötürü fiilin şikayete tabi olmayan zincirleme biçimde TCK’nın 155/2. maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı gözetilmeksizin, anılan maddenin birinci fıkrasına uygun eylem kabul edilip şikayet yokluğundan bahisle düşme kararı verilmesi, kanuna aykırı görülmüş…” ((Yargıtay 5. Ceza Dairesi – Esas No: 2014/6812, Karar No: 2015/7609)

 

“…Ankara Barosuna kayıtlı avukat olan sanığın, katılanın sahibi olduğu şirketin vekili sıfatıyla, 17.000,00.TL alacağın tahsili amacıyla borçlu Global Sondaj şirketi aleyhinde Ankara 32.İcra Müdürlüğü'nün 2009/12463 sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığı, icra takibi sırasında borçlu şirketten haricen 10.000,00.TL tahsil ettiği; ancak ödenen miktarı icra takip dosyasına bildirmediği gibi katılan şirkete de ödemeyerek uhdesinde tuttuğu, sanığın bu surette hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçunu işlediği, sanık savunması, katılan beyanları, tanık anlatımları, icra takip dosyası ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan verilen mahkumiyet yönündeki hükmün kabulünde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir…” (15. Ceza Dairesi,2015/8384 E., 2018/5570 K.)


Konu ile ilgili diğer Yazılarımız