BORÇLUNUN MAL KAÇIRMA DURUMUNDA AÇILACAK DAVALARA İLİŞKİN EMSAL KARAR-1

BORÇLUNUN MAL KAÇIRMA DURUMUNDA AÇILACAK DAVALARA İLİŞKİN EMSAL KARAR-1

BORÇLUNUN MAL KAÇIRMA DURUMUNDA AÇILACAK DAVALARA İLİŞKİN EMSAL KARAR-1

 

DAVALILARIN SAVUNMALARINDAN DAVA KONUSU TAŞINMAZ DEVİRLERİNİN BORCA MAHSUBEN YAPILDIĞI ANLAŞILDIĞINDAN, DAVA KONUSU DÖRT ADET TAŞINMAZ HİSSE DEVRİNE İLİŞKİN DAVALILAR ARASINDAKİ TASARRUFUN İİK’NUN 279/1-2. MADDESİ GEREĞİNCE (BORCA MAHSUBEN YAPILAN TAŞINMAZ DEVRİNİN MUTAD ÖDEME OLMAMASI NEDENİYLE) VE YİNE DAVALI DAVALININ BORÇLUNUN KEFİLİ OLMASI, AYNI İŞKOLUNDA ÇALIŞMALARI NEDENİYLE BU DAVALININ BORÇLUNUN DURUMUNU VE AMACINI BİLEBİLECEK KİŞİLERDEN OLMASI NEDENİYLE, İİK’NUN 280/1 MADDE GEREĞİNCE 09.09.2011 TARİHLİ ACİZ BELGESİNDE BELİRTİLEN ALACAK MİKTARIYLA SINIRLI OLARAK İPTALİNE KARAR VERİLMESİ GEREKTİR.

Aşağıda ilgili karar bulunmaktadır:

T.C.

YARGITAY

17. HUKUK DAİRESİ

E. 2014/978

K. 2015/9814

T. 29.9.2015

DAVA : Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 29.09.2015 Salı günü davacı H.. M.. vekili Av.R. E. geldi. Davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR : Davacı vekili, davalı borçlu H.. T..'ın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı dört adet taşınmazın 1/2 hissesini 4.4.2011 tarihinde yakın arkadaşı davalı A.. K..'ya sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptalini talep etmiştir.

Davalı borçlu H.. T.. vekili, takip konusu alacağın kesinleşmediğini, müvekkilinin T.Halk Bankasından çektiği kredinin kefilinin davalı A.. K.. olduğunu, 284.369 TL kredi borcunu davalı A.. K.. üstlendiğinden dava konusu taşınmazları 450.000 TL bedelle sattıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı A.. K.., dava konusu taşınmazları borca mahsuben 450.000 TL bedelle aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre takip konusu alacağa ilişkin ilamın kesinleşmediği, borçlunun davacıyı zarara uğratmak maksadıyla hareket etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.

Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması, davanın beş yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.

Somut olayda, mahkemece takip konusu alacağa ilişkin ilamın kesinleşmediği, borçlunun davacıyı zarara uğratmak maksadıyla hareket etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.

Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının Gaziantep 3. İş Mahkemesinin 12.11.2013 tarihinde kesinleşen (bozmadan sonra) 2012/676 Esas 2013/410 Karar sayılı ilamına dayandığı (kaldı ki, tazminat istemine ilişkin

ilamın kesinleşmeden takibe konması mümkündür) davalı borçlu hakkındaki Gaziantep 9. İcra Müdürlüğünün 2011/2027 sayılı takip dosyasının kesinleştiği, 09.09.2011 tarihli 114.379,30 TL üzerinden aciz belgesi düzenlendiği, takip konusu alacağın gerçek olduğu, takip konusu borcun 12.04.2008 tarihli iş kazasından doğduğu, iptali istenen tasarrufun borçtan sonra yapıldığı, davanın beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı anlaşıldığından dava ön koşuları gerçekleşmiştir.

Davalıların savunmalarından dava konusu taşınmaz devirlerinin borca mahsuben yapıldığı anlaşıldığından dava konusu dört adet taşınmaz hisse devrine ilişkin davalılar arasındaki 04.04.2011 tarihli tasarrufun İİK'nun 279/1-2. maddesi gereğince (borca mahsuben yapılan taşınmaz devrinin mutad ödeme olmaması nedeniyle) ve yine davalı A.. K..'nun borçlu Halit'in kefili olması, aynı işkolunda çalışmaları nedeniyle davalı A.. K..'nun borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle İİK'nun 280/1 madde gereğince 09.09.2011 tarihli aciz belgesinde belirtilen alacak miktarıyla sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 29/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

İsmail Yıldırım Hukuk Bürosu olarak Adalar, Ataşehir, Beykoz, Çekmeköy, Kadıköy, Kartal, Maltepe, Pendik, Sancaktepe, Sultanbeyli, Şile, Tuzla, Ümraniye, Üsküdar, Arnavutköy, Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler, Bakırköy, Başakşehir, Bayrampaşa, Beşiktaş, Beylikdüzü, Beyoğlu, Büyükçekmece, Çatalca, Esenler, Esenyurt, Eyüp, Fatih, Gaziosmanpaşa, Güngören, Kâğıthane, Küçükçekmece, Sarıyer, Silivri, Sultangazi, Şişli, Zeytinburnu bölgeleri ile Bursa ve Kocaeli şehirlerindeki ayrıca Darıca ile Gebze bölgesindeki müvekkillerimize hizmet vermekteyiz. Daha detaylı bilgi edinmek için Avukat İsmail Yıldırım Hukuk Bürosu iletişim bölümünden iletişime geçebilirsiniz.