İŞ KAZASI SONUCU SÜREKLİ İŞGÖREMEZLİK NEDENİYLE SİGORTALININ MADDİ TAZMİNATININ HESAPLANMASINDA GERÇEK ÜCRETİN ESAS ALINMASI KOŞULDUR. "Dava, 23/04/2011 tarihli iş kazası nedeniyle sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece neticeten 110134,04 TL maddi tazminat ile 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 23/04/2011 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin ise reddine karar verilmiştir.
Yargıtay kararlarında istikrar kazanmış uygulamaya göre hakkaniyete uygun maddi tazminatın tespiti açısından, öncelikle davacının sürekli çalıştığı işte imzasını taşıyan maaş bordrolarının temini, imzalı bordroların temin edilmemesi halinde ise sigortalının olay tarihindeki yaşı, kıdemi ve yaptığı iş dikkate alınarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TÜİK ile işin yapıldığı yerdeki Meslek Odalarından ücret araştırması yapılmak suretiyle davacının alabileceği ücretin belirlenmesi gerekmektedir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 13. maddesine göre iş kazası sayılan ve tazminat davası açılabilecek haller şunlardır: İşçinin işverene ait işyerinde bulunduğu sırada uğradığı her türlü bedensel veya ruhsal zararlar iş kazası sayılır. İşçinin ne şekilde yaralandığı veya öldüğünün önemi yoktur. İşçinin maruz kaldığı olay işyerinde gerçekleşmişse, iş kazası olarak kabul edilecektir ve tazminat davasına konu edilebilecektir.
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün davacı ile davalı vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ E. 2001/1217 K. 2001/2324 T. 27.3.2001 • İŞ KAZASI SONUCU ÖLÜM NEDENİYLE TAZMİNAT ( Aktif Dönem Zararının Hesabı-Sözleşmede Yazılı Ücret-Kazanın Yurtdışında Olması ) • YURTDIŞINDAKİ KAZANÇ KAYBININ BELİRLENMESİ ( İş Kazası Sonucu Ölüm Nedeniyle Tazminat Davası ) • AKTİF DÖNEM ZARARININ HESABI ( İş Kazası Sonucu Ölüm Nedeniyle Tazminat Davası-İşçinin Yurt Dışında Aldığı Ücret ) 818/m.43, 45, 47 ÖZET : Ölen işçinin gerçek zararını belirlemesi için; işçinin yurtdışında kalacağı ve çalışacağı süre, emsal işçilerin durumu, yabancı ülkede iş alan işverenin taahhüt ettiği işi bitirme süresi gibi unsurlar tespit edilmesi ve tespit edilen süredeki kazanç kaybının, işçinin yurtdışında aldığı ücret de göz önünde tutularak hesaplaması; yurt içindeki kazanç kaybının ise yurtiçinde emsal işi yapan işçilerin aldığı ücret ilgili kuruluşlardan sorulmak suretiyle belirlemesi ve buna göre aktif dönem zararının hesaplanması gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.
Tapu iptal ve tescil davası, ayni bir hakka dayandığı için zamanaşımına tabi değildir. Tescil yolsuz olsa bile iyiniyetli olan tapu sahibi için olağan zamanaşımı süresi 10 yılın dolmasıyla artık tapu geçerli hale gelir. Ancak 3402 sayılı yasanın 12. Maddesine göre, kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten 10 yıl geçtikten sonra , kadastrodan önceki sebeplere dayanarak tapu kaydının düzeltilmesi davası dinlenmeyecektir.
İMAR BARIŞI, YAPI KAYIT BELGESİ NEDİR? KİMLER FAYDALANABİLİR? YIKIM VE İDARİ PARA CEZALARINA İTİRAZ EDİLEBİLİR Mİ? İmar barışıyla imara aykırı, ruhsatsız veya ruhsat eklerine aykırı olan yapıların kayıt altına alınması yoluyla bu yapılara yasallık kazandırmak amaçlanmaktadır. İmar barışı düzenlemesi ile imar mevzuatına aykırı yapıldığı halde fiilen kullanılan, haklarında henüz tespit işlemi yapılamamış veya yıkım kararı ve idari para cezası verildiği halde uygulanamamış yapıların kayıt altına alınması sağlanmıştır.
cele Kamulaştırma usulünde görevli Mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Acele Kamulaştırılması istenen taşınmazın bulunduğu Asliye Hukuk Mahkemesi’nde “Acele Kamulaştırma Davası” açılır. Mahkemece Kıymet Takdir Komisyonu görevlendirilerek bu komisyon tarafından, acele kamulaştırmasına kanunen belirlenmiş istisnai üç durumdan birine uygun şekilde karar verilen taşınmazın bedel tespiti yapılır.
Acele Kamulaştırma Müessesesi 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. Maddesinde düzenlenmiştir. Acele kamulaştırma istisnai bir hal olup olağanüstü sayılabilecek birtakım hal ve koşullarda uygulanabilmektedir. ACELE KAMULAŞTIRMA Madde 27 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10 uncu madde esasları dairesinde ve 15 inci madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10 uncu maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir.
Aşağıda paylaşacağımız Yargıtay kararından da görüleceği üzere; Tapulu yerin salt imar planında park ve yol alanı olarak ayrılması mülkiyet hakkının sona erdiği anlamına gelmeyecektir. Bu nedenle mülkiyet hakkı sona ermediğinden malik için taşınmazın bedelini isteme hakkı doğmayacaktır. Kamulaştırmasız el atma hükümleri ancak idarece mal sahibinin malının elinden alınması durumlarında uygulama alanı bulacaktır.
İMAR PLANINDA PARK VE YOL OLAN KISIMLARA EL ATILMA OLMASA BİLE BU KISIMLARIN DA BEDELİNE HÜKMEDİLMELİDİR. YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2010/17128 Karar Numarası: 2011/5077 Karar Tarihi: 22.03.2011 İMAR PROGRAMLARI, KAMULAŞTIRMA VE KISITLILIK HALİ ÖZETİ
MAR PLANINDA PARK VE YOL OLAN KISIMLARA EL ATILMA OLMASA BİLE BU KISIMLARIN DA BEDELİNE HÜKMEDİLMELİDİR. Özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların kamulaştırılmasında gerekli esas ve usullerin atlanarak kamulaştırma işleminin kanunda düzenlendiği şekilde yapılmadığı haller sık sık karşımıza çıkmaktadır. Kanunlarla belirlenen bu usullere uyulmadan ve kamulaştırma bedeli ödenmeden özel mülkiyet hakkına müdahalede bulunulduğu bu durumlar, mülkiyet hakkını ihlal etmektedir.
Taşınmaz satış vaadi bir ön sözleşme niteliğinde olup asıl satışın yapılmasına ilişkindir. Çoğunlukla tapuda hemen devredilemeyen taşınmazlar için yapılması tercih edilmektedir. Bu sözleşmenin geçerlililiği resmi senede bağlanmasıyla olacaktır. Gayrımenkul satış vaadi sözleşmesinin noterde yapılması gerekmektedir. Bu noktada önemli olan husus taşınmaz satış vaadi sözleşmesi üçüncü kişilere karşı da ileri sürülmek isteniyorsa tapuya şerh ettirilmesi gerekmektedir. Şerh beş yıl süreyle hüküm ve sonuç doğuracaktır.
Taraflar düzeltme konusunda anlaşamazlarsa, bu durumda gerçek hak sahibi mahkemeye başvurarak yolsuz tescilin düzeltilmesini isteyebilir. Bunun için düzeltme davası açması gerekir. (MK. md. 1027/1) III. Düzeltme Madde 1027- İlgililerin yazılı rızaları olmadıkça, tapu memuru, tapu sicilindeki yanlışlığı ancak mahkeme kararıyla düzeltebilir. Düzeltme, eski tescilin terkini ve yeni bir tescilin yapılması biçiminde de olabilir.
APU KÜTÜĞÜNE YOLSUZ TESCİLDE DAVA HAKKI TAPU KÜTÜĞÜNDEKİ TESCİLE DAYANAN İYİNİYETLİ ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN KAZANIMI YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2011/4599 Karar Numarası: 2011/6403 Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.08.2008 gününde verilen dilekçe ile hatalı tescilin düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda: davanın kısmen kabulüne dair verilen 30.11.2010 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı ve davalılardan S. M. ile N. Ö. vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü