Piyasalarda doğru ve güncel fiyatların oluşması, piyasanın şeffaf ve açık bir ortam olması, kaynakların doğru aktarımı ve yatırımcıların doğru kararlar verebilmesi kısacası ekonominin sağlığı ve gidişatı açısından önemlidir. Bu nedenle bilgi kirliliğinin engellenmesi, piyasa ortamında güven duygusunun pekiştirilmesi gerekir. Manipülasyon, bu ortamın zedelenmesine ve dengenin bozulmasına neden olur.
Ticaret Bakanlığı, Covid-19 salgını nedeniyle sermaye şirketlerinin öz kaynaklarını korumayı amaçlayan yeni bir düzenleme getirmiştir. Bakanlık yazısı 31.03.2020 tarihinde TOBB’a gönderilmiş olup TOBB Genel Sekreterliği tarafından da 01.04.2020 tarihinde ilgili tüm odalara duyurusu yapılmıştır. Bakanlık’ın bu düzenleme ile mevcut Covid-19 salgınının ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmeyi, sermaye şirketlerinin mali yapısının bozulması riskini ortadan kaldırmayı amaçladığı anlaşılmaktadır. Bakanlık yazısının tam metni, Bakanlık veya başka herhangi bir resmi kurum sitesinde yayınlanmamıştır.
COVİD-19 salgını, sağlık alanındaki etkilerinin yanında ekonomik ve toplumsal yaşamın her alanını da etkilemeye devam ediyor. Ülkemizde Korona virüs salgının mücbir sebep olduğu kabul edilmiş ve salgınla mücadele adına birtakım tedbirler düzenlenmiştir.
Tüm dünyada etkili olan COVİD-19 salgını karşısında İş Sağlığı ve Güvenliği bakımından da birtakım sonuçlar doğmaktadır. Bu salgının yayılmasını kısıtlamak ve salgınla başa çıkmak amacıyla toplu yaşam ve kullanım alanlarından biri olan işyerlerinde de önleyici tedbirlerin alınması gerekmektedir. Özel sektörde bazı işverenler tarafından uzaktan/evden çalışma usulüne geçilmiştir.
Beyaz yaka suçları, son yıllarda hukuk düzeninde artış gösteren suçlardan olup aynı zamanda güçlülerin suçluluğu olarak da ifade edilmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından 12.03.2020 tarihinde Covid-19 küresel salgın hastalık ilan edilmiş, tüm ülkelere acil durum çağrısında bulunarak gerekli önlemleri almaları konusunda bildiri yayımlanmış, ülkemizde de korona virüs salgını ile mücadele edilmesi ve etkilerinin azaltılması kapsamında birtakım tedbirler alınmıştır.
4857 Sayılı İş Kanunu, işçinin iş akdini feshedebilmesi için işverenin geçerli bir sebebe dayanması gerekliliğini düzenlemiş ve buna ilişkin usul kurallarını belirtmiştir. Bu genel hükümlerin haricinde haklı nedenle derhal fesih hakkı hem işçiler hem de işverenler açısından ayrı madde başlıkları altında düzenlenmiştir. Haklı nedenle fesih hakkı kısaca dürüstlük kuralları gereği iş ilişkisini sürdürmesi kendisinden beklenemeyecek tarafa belirli veya belirsiz süreli iş akdini derhal feshetme yetkisi veren bir bozucu yenilik doğuran bir hak olarak açıklanabilir. İş akdinde ortaya çıkan bir durum nedeniyle taraflardan biri için bu ilişkiye devam etmek çekilmez hale gelmişse bu durumda ilgili tarafın iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebileceği kabul edilmiştir.
Ülke genelindeki koronavirüs salgını nedeniyle çalışma yaşamı da bundan büyük ölçüde etkileniyor. Koronavirüs salgınının etkilerini azaltmak çerçevesinde alınan ekonomik tedbirlerden biri de kısa çalışma ödeneğine dair yapılan birkaç değişiklik oldu. İşsizlik Sigortası Kanunu’nun Ek 2. Maddesinde düzenlenen çalışma ödeneğine göre yasada belirlenen şartların oluşması halinde sigortalıların çalışamadıkları dönem için işsizlik sigortası fonundan gelir sağlayan bir uygula mevcut olup bugünlerde kısa çalışma ödeneğiyle ilgili sorulan sorular artmaktadır.
Koronavirüs salgını nedeniyle kişisel ve toplumsal güvenlik tedbirlerini alma seferberliği yaşanan bir süreçteyiz. Hızla artan bu salgın ulusal ve uluslararası ölçekte kalabalık etkinliklerin iptali, okulların tatil edilmesi, yurtdışına giriş çıkışların sınırlandırılması, sosyal izolasyon gibi birçok önlemi de beraberinde getirdi. Bu süreçte Koronvirüs salgını, İş Hukuku hükümlerinde düzenlenen işçi ve işveren ilişkileri açısından da bazı sonuçlar doğuruyor.
Özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların kamulaştırılmasında gerekli esas ve usullerin atlanarak kamulaştırma işleminin kanunda düzenlendiği şekilde yapılmadığı haller sık sık karşımıza çıkmaktadır. Kanunlarla belirlenen bu usullere uyulmadan ve kamulaştırma bedeli ödenmeden özel mülkiyet hakkına müdahalede bulunulduğu bu durumlar, mülkiyet hakkını ihlal etmektedir. Bu mülkiyet hakkına aykırı müdahalelere “kamulaştırmasız el atma” adı verilmektedir.
Koronavirüs salgını nedeniyle kişisel ve toplumsal güvenlik tedbirlerini alma seferberliği yaşanan bir süreçteyiz. Hızla artan bu salgın ulusal ve uluslararası ölçekte kalabalık etkinliklerin iptali, okulların tatil edilmesi, yurtdışına giriş çıkışların sınırlandırılması, sosyal izolasyon gibi birçok önlemi de beraberinde getirdi.
Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. İş Kanunu’nun 18.maddesinde de işverenin iş akdinin feshi için geçerli nedene dayanma zorunluluğu vurgulanmıştır. İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan fesihte işletmesel bir kararın bulunması zorunlu tutulmuştur. Bu fesih türlerinde fesih, alınan işletmesel kararın sonucu olarak gerçekleşmektedir.
İş Kanunu’un 18. Maddesi işveren tarafından yapılan feshin geçerli nedene dayanması zorunluluğunu düzenlemiştir. Feshin geçerli nedene dayanması zorunluluğu iş güvencesinin temel ilkelerindendir. Bu düzenleme, en az altı (6) aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işverenin, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorunda olduğu şeklindedir. Bununla birlikte kanunda, “işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli sebep” tanımı açık ve net şekilde ortaya konulmamıştır. Bu nedenle iş akdinin feshinin geçerli olup olmadığı hususundaki değerlendirmelerde Yargıtay Kararlarında hangi ölçütlerin değerlendirildiğine bakmak faydalı olacaktır.
İş Kanunu’nun 18. Maddesi feshin geçerli sebebe dayandırılması başlığını düzenlemiştir. Buna göre iş akdini fesheden işveren, iş akdinin feshini geçerli sebebe dayandırmalıdır.
ser sözleşmelerinin en çok uygulama alanı bulan türü, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmeleridir. Bu tür sözleşmeler arsa sahibi/sahipleri ile yüklenici arasında yapılır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde iki taraf da karşılıklı olarak birbirine vaatlerde bulunur. Buna göre yüklenici bir inşaat meydana getirmeyi, iş sahibi de buna karşılık “arsa payı devri” suretiyle bir bedel ödemeyi borçlanmaktadır. Yüklenici üstlendiği bina yapım işinin finansını kendisi sağlarken arsa maliki de bedel olarak binadaki bir kısım bağımsız bölüm/bölümlerin mülkiyetini yükleniciye geçirme sözünü verir. Bu tip sözleşmelerin konusu arsa sahibinin maliki olduğu arsa üzerine yapılacak olan binanın inşaatıdır.