İcra Hukuku Avukatı

Anasayfa / Uzmanlıklar / İcra Hukuku

İcra Hukuku

İcra sözleşmesi, İcracının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir.

Depresyon en az iki hafta boyunca her gün belirgin olan bitkinlik, önceden ilgi duyulan etkinliklere karşı ilgi kaybı ya da zevk alamama, çökkün duygudurum, uyku bozuklukları, değersiz hissetme, suçluluk duyguları, karar vermede güçlük çekme, odaklanmakta zorlanmanın yanısıra son zamanlarda kilo alma-verme, intihar ya da ölüm düşünceleri belirtilerinin en az dört tanesinin bulunmasıyla belirli bir duygudurum bozukluğudur. Kişiyi etkileyen yaşam olayları sonucu ortaya çıkan olağan üzüntü duygusunu depresyondan ayırt etmek gerekir. 
Depresyon (Majör depresif bozukluk), yukarıdaki belirtilerinden en az dört tanesinin en az iki hafta boyunca görülmesi ve bu belirtilerin kişinin işlevselliğini bozduğu veya çok büyük çabalarla işlevselliğini sürdürdüğü durumlarda söz konusudur. Umutsuzluk, karamsarlık, değersizlik ve suçluluk duyguları, zevk alamama, ilgi kaybı ve işlevsellikte bozulma depresyonun en belirgin semptomlarındandır.  

Düşünce içeriklerine baktığımızda depresyonda olan kişilerin kendileriyle ilgili yetersizlik, beceriksizlik, değersizlik, başarısızlık, kendini suçlu görme, kendini çevresine veya dünyaya bir yük olarak görme, işe yaramaz olduğu gibi düşüncelere sahiptir. Bu dönemde çevresi, insanlar veya dünyayla ilgili de olumsuz düşüncelerin hakim olduğunu görülür. Depresyonda olan kişi için insanlar acımasız ve kötü, dünya adaletsizdir ve kimseye güvenmemelidir. Kendisi bu dünyaya fazladır, hayat zordur ve o bunlarla baş edemeyecek kadar zayıftır. Zaman zaman hepimiz bu şekilde olumsuz düşüncelere kapılabiliriz, ancak depresyon dönemlerinde bu olumsuzlukların hiçbir zaman düzelmeyeceği, daha da kötüleşeceği şeklinde bir düşünce hakimdir. Kişinin artık bir şeylerin düzelebileceğine dair umudu ya hiç yoktur ya da çok az vardır. 

Düşünce içeriklerindeki karamsarlık ve umutsuzluktan ötürü bu duygularla başa çıkamacağını veya bu duygulardan kurtulmak istediği için sıkça ölüm düşünceleri, intihar girişimleri görülür. Psikoterapi ve/ veya ilaç kullanımı ile bu düşüncelerin değişmesi ile birlikte intihar girişimi ihtimali de azalır. 

Depresyonun görünümü kişiden kişiye farklılık gösterir. Kimi içe kapanık bir görünüm sergileyebilir. Kimi ise her şeye çok kolay kızabilir. Birçok konuda başkalarını suçlama, küçük mevzularda bile aşırı öfkeyle karşılık verme, katlanamama, öfke patlamaları yaşama gibi davranışlarda bulunabilir. Kimi, duygularını belli etmeden bedensel belirtiler gösterir. Tıbbi bir açıklama bulunamamasına karşın ağrıları veya yakınmaları uzun süre devam eder. Kimi uykuya dalamadığını, kimi sabah çok erken veya gece yarısı uyanıp bir daha uyuyamadığını, kimi ise çok uyuduğunu bildirip uyku bozukluğu şikayetiyle sağlık hizmetlerine başvurabilir. 


Psikoterapi sürecinde depresyonda olan kişiler ile öncelikle bilişsel ve davranışsal alanda çalışılır. Kişinin kendini geri çektiği etkinliklere yavaş yavaş tekrar katılması, kendisine iyi gelecek aktivitelerde bulunması yönünde teşvik etmenin yanı sıra; kendisiyle, çevresiyle ve hayatla ilgili olumsuz düşünceleri ele alınır. Zamanla, çocukluk yaşantıları ve bunlarla birlikte oluşan algıların şimdiki hayatına etkisi danışana gösterilmeye çalışılır. Farkındalık geliştirdikten sonra gerçekleştirmek istediği hedefler veya değiştirmek istediği şeyler ile ilgili danışan ve terapist işbirliği halinde birlikte hareket eder.